Mekanlar boş kaldı! MasterChef jürisi Mehmet Yalçınkaya pahalığın sebebini açık açık anlattı! ‘Yılda üç kez zam, paylaşılan adisyonlar…’
MYNET- Fiyatların artmasıyla birlikte turistik bölgelerde fiyatlar da arttı. Bodrum ve Çeşme başta olmak üzere turistik destinasyonlarda menüler kontrolden çıktı. Tesisi cezalandıranlar müşterilerdi. Tatil beldelerinde olduğu gibi restoranlarda da fiyatlar yükselmeye başladı ve insanlar dışarıda yemek yemeye adeta korktu.
Bu durum kızışırken MasterChef jürisi Mehmet Yalçınkaya, maliyetin yüksek olmasının sebebini Reha Tartıcı'ya açıkladı. Yalçınkaya, restoranların fiyatlarına yönelik eleştirilere yanıt verdi;
“Konuya bu şekilde yaklaşmamız gerekiyor. Belli bir seviyenin üzerindeki tüm restoranlar artık “maliyet kontrol” programları uyguluyor. Herkes yemeğin maliyetini ve tarifini yazıyor. Karşılığında sistem bize yiyeceği ne kadara satmamız gerektiğini söylüyor. Ancak burada ayırt etmemiz gereken bir şey daha var. Bunlar her sektörde var olan kanunsuzlar ve açgözlü insanlardır. Bizim hiçbir ilgimiz yok ama yaptıklarından dolayı restoran sektöründe çalışan, yıllardır sektörde emek vermiş olanlar zarar görüyor. Bu kişiler dolandırıcı olarak görülüyor. Ve onlar bunu hak etmiyorlar. Bu kişiler kaliteli malzeme kullandıkları için çalıştırdıkları personel sayısı fazla, kullandıkları hizmetler fazla, bulundukları yerden daha fazla kira ödüyorlar ve buna bağlı olarak da yüksek vergi ödüyorlar.
'YILDA 3 KERE ARTIŞ GÖSTERİYOR…'
Şu anda sektörde ciddi bir personel sıkıntısı var. Bu en büyük sorundur. Bu nedenle yılda neredeyse üç kat fiyat artışı yapmak zorunda kalıyoruz. Aksi halde standartlarımıza uygun çalışan bulamayız. Artık sektörde asgari ücretle çalışan işçi kalmadığını söyleyebilirim. Bu bizim en büyük sorunumuz. İkinci en büyük sorunumuz ise maliyet. Çalıştırdığımız doktorları, ütü, hijyen, tuvalet malzemeleri gibi maliyetlerimizi hesaba katmadan maliyetlerden bahsediyorum. “Bizi yakalayan bu algıdan çok rahatsızız.” o cevapladı.
Reha Tartıcı, bu durumda müşterinin alım gücünün de düştüğünü ve bu durumla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini sordu. Yalçınkaya;
«Maalesef bu kesinlikle doğru. Bana göre öncelikle enflasyonun düşmesi gerekiyor. İkincisi pandemi diye bir şey yaşadık. Pandemi sürecinde üretim azaldı, ithalat arttı. Lüks restoranların kullandığı malzemelerin yüzde 50'si ithal. Size bir örnek vereyim: Bugün bazı küçük butik restoranlar dışında hiçbir restoranda yerel kalamar ve günlük balık bulamazsınız. Çünkü zaten av yasağı dönemindeyiz. Gelen tek balık yem balığıdır. Doğal olarak ürün arzı az ve talebi yüksek olduğunda fiyat artıyor. İnsanlar da bunu peşin alıp stokluyorlar. Balıkları dondurmadan saklamak mümkün değildir. Öncelikle üretimin arttırılması gerekiyor. Üzerimize yük olan bir diğer konu da lojistik. Türkiye'nin herhangi bir bölgesinden bir ürünü lokasyonumuza getirmek ciddi bir maliyet unsurudur. Üstelik üreticiden ürün bize ulaşana kadar aracıların katlandığı maliyetler de var.
BİR KİLO Fileto FİYATI…
Bunların da öncelikli olarak düzenlenmesi gerekiyor. Diğer bir sorun ise birçok tüccarın krediyle ürün satın almak zorunda kalmasıdır. Bu da satıcıların bunu fiyata yansıtmasını sağlıyor. Sonuçta bu sadece lüks restoranların değil tüm sektörün sorunu. Günümüzde esnaf lokantaları ya da kebapçılar da aynı sorunu yaşıyor. Aslında pandemiden bu yana maliyetler önemli ölçüde arttı. Buna ülkemizdeki enflasyon da eklenince iş daha da zorlaştı. Sana bir örnek vereyim. Restoranı 2020 yılında İstanbul'da açtım. O yıl filetoyu kilosu 130 TL'ye almıştık. Bugün 785 TL'ye bir kilo fileto alıyoruz.' o cevapladı.
Yalçınkaya, dolandırıcı ya da fırsatçı algısının nasıl oluştuğuna ilişkin de şu açıklamalarda bulundu:
“Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni sosyal medyada paylaşılan eklentiler. Ama şunu da unutmamak lazım. Restorandaki tüm eşyaların pahalı olması en büyük sorunumuz, paylaşılan biletlerin fiyatları, en lüks ürünlerin fiyatları. Restoranda tüketilen biletlere bakıyorsunuz. Yeterli gıda arzının yarattığı algıda bu önemli bir faktör, bu sorunlarla daha uzun süre uğraşmak zorunda kalacağız.”